Bugün 18 mart Çanakkale Deniz savaşlarının yıldönümü.
Çanakkale savaşlarının Ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu belirtmeye bile gerek yok.
Fakat Tüm dünyaya kafa tutan Ve Savunma anlamında Savaş tarihine İsmini altın harflerle yazdırmıştır.
İşte Türk askerinin üstün savaş meziyetleri, hangi ruh ile dünyaya kafa tutuğunu gösterir, Savaş esnasında yaşanan bir kaç hatırayı Bir Çanakkale Gazisi torunu olarak günün anlam ve önemi açısından paylaşıyorum. Ruhları şad olsun...
Üsteğmen Zahit'in Mektubu
--------------------------------------------------------------------------------
Yıl 1915, Yer Kocadere Bayırı-Çanakkale
--------------------------------------------------------------------------------
Yıl 1915, Yer Çanakkale-Kocadere Bayırı;
O zamandan bu zamana hangi ozelliklerini kaybetti ve ısrarla
kaybettirilmeye
devam ediyor da bu hale geldi bu millet düşünmek gerek...
Kocadere köyünde büyük bi sargı yeri kuruluyor.
Kimi Urfalı ,
kimi Bosnalı ,
Kimi Adıyamanlı ,
Kimi Gürünlü,
Kimi Halepli
çok sayıda yaralı getiriliyor...
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır.
Zor nefes alıp vermektedir.
Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.
Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
"Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın..."
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
"Ben...Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım...
Kendisini göremedim.
Belki ölürüm.
Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin"
"Sen merak etme evladım" der Komutanı,kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde
"söyleyin hakkını helal etsin" olur...
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya
sürekli yaralılar getiriliyor.
Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor.
Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor.
İşte yine bir künye ve yine bir pusula.
Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.
Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır.
Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz...
PUSULADAKİ NOT:
Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi.
Biraz sonra taarruza kalkacağız.
Belki ben dönemem.
Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."
////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
ÜSTEĞMEN ZAHİT'İN MEKTUBU
Üsteğmen Zahit, ÇANAKKALE Savaşının son şehitlerindendir. Cesedini gömmeden evvel ceplerinde yapılan aramada karısına yazılmış, fakat gönderilme imkanı bulunamamış bir vasiyetname bulunmuştur. Ancak Üsteğmen Zahit'in mezarının yeri bilinememektedir. O yalnızca ÇANAKKALE Savaşı'nda can veren binlerce yiğit Türk evladıyla beraber gönüllerimizde yaşamaktadır. Üsteğmen Zahit'ten geriye kalan vasiyetnamesinin bugünkü dile çevrilmiş hali onun aziz hatırasına hürmet olmak üzere aşağıda yer almaktadır.
"Aziziye (Pınarbaşı) İlçesinin Kılıç Mehmet Bey Köyünden Ahmet Efendi kızı eşim Hanife Hanıma.
1. İşte bugün seferberlik ilan edildi. Ben hem kendim, hem mesleğim itibariyle tam bir asker, hem şerefli bir askerim.
2. Asker olmam nedeniyle, sevgili vatanımı savunmaya gidiyorum. Gidip gelmemek, gelip bıraktıklarımı bulmamak da olabilir. Bu gibi durumların insanlık aleminde meydana geleceği imkar olunamaz.
3. Böyle olmakla beraber şu vasiyetnameyi yazmak hemen ölmek demek değildir.
4. Ulu Tanrı ve İlahi mukadderat ben seni, seni beni tanımadığımız ve bilmediğimiz halde, uzak bir memleketten bizi birbirimize nasip etti. Allah'ın emrine ve Peygamberin kavline uygun olarak nikahımız kıyıldı. Yaşadığımız sürece geçimimizi sağlamaya çalıştım. Fakat, bizi toparlayıp bir araya getiren devletimizi harp ilan eder ve ben de Vatanım uğruna şehit olursam, Ulu Tanrı elbet ruhlarımızı birbirine kavuşturur. Vatan uğruna şehit olursam bana ne mutlu. Böyle bir hal olduğunda mevcut olan eşyam ve taşınabilir mallarımdan mihri müeccelinizi almanız için sizi vekil olarak görevlendiriyorum. Eğer bunlar yetmezse hakkınızı helal edeceğinize ve beni borçlu yatırmayacağınıza eminim.
5. Birbirimize verdiğimiz sözlerden dönmemenizi ister ve umarım. Ruhuma bir mevlit okutmak vicdanınıza kalmıştır. Kendim için başka bir şey istemiyorum. Şehitlik bana yeter.
6. Altı maddeden ibaret bu vasiyetnamemi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim."
Bu mektubun içinde kırmızı kurdeleye bağlı bir de altın gibi sapsarı bir demet saç bulunmuştur. Bu saçlar, aziz şehit'in biricik yavrusu Nadide'ye aitti.
Em.Tümg.Hüseyin IŞIK
Silahlı Kuvvetler Dergisinin
265. sayısından alınmıştır.
(MART 1978)
![[Resim: image.jpg]](http://s16.postimage.org/x1we3ofld/image.jpg)
![[Resim: image.jpg]](http://s7.postimage.org/8qt3qmgd3/image.jpg)
![[Resim: image.jpg]](http://s15.postimage.org/s88yntrl3/image.jpg)
![[Resim: image.jpg]](http://s13.postimage.org/4apx2re1f/image.jpg)
![[Resim: canakkale_savas_ile_ilgili.jpg]](http://s13.postimage.org/4fy9q6aqb/canakkale_savas_ile_ilgili.jpg)
.