Fiorino Nemo Bipper | Forum


[Bilgi] Çanakkale Savaşlarından hatıralar.
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 451
Mesaj: 2,197
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 29-11-2010


Bugün 18 mart Çanakkale Deniz savaşlarının yıldönümü.
Çanakkale savaşlarının Ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu belirtmeye bile gerek yok.
Fakat Tüm dünyaya kafa tutan Ve Savunma anlamında Savaş tarihine İsmini altın harflerle yazdırmıştır.
İşte Türk askerinin üstün savaş meziyetleri, hangi ruh ile dünyaya kafa tutuğunu gösterir, Savaş esnasında yaşanan bir kaç hatırayı Bir Çanakkale Gazisi torunu olarak günün anlam ve önemi açısından paylaşıyorum. Ruhları şad olsun...


Üsteğmen Zahit'in Mektubu

--------------------------------------------------------------------------------
Yıl 1915, Yer Kocadere Bayırı-Çanakkale

--------------------------------------------------------------------------------

Yıl 1915, Yer Çanakkale-Kocadere Bayırı;

O zamandan bu zamana hangi ozelliklerini kaybetti ve ısrarla
kaybettirilmeye
devam ediyor da bu hale geldi bu millet düşünmek gerek...
Kocadere köyünde büyük bi sargı yeri kuruluyor.

Kimi Urfalı ,
kimi Bosnalı ,
Kimi Adıyamanlı ,
Kimi Gürünlü,
Kimi Halepli

çok sayıda yaralı getiriliyor...
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır.
Zor nefes alıp vermektedir.

Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.
Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
"Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın..."
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
"Ben...Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım...
Kendisini göremedim.
Belki ölürüm.
Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin"
"Sen merak etme evladım" der Komutanı,kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde
"söyleyin hakkını helal etsin" olur...

Aradan fazla zaman geçmez. Oraya
sürekli yaralılar getiriliyor.
Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor.
Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor.
İşte yine bir künye ve yine bir pusula.
Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.
Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır.
Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz...

PUSULADAKİ NOT:

Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi.
Biraz sonra taarruza kalkacağız.
Belki ben dönemem.
Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."

////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////


ÜSTEĞMEN ZAHİT'İN MEKTUBU

Üsteğmen Zahit, ÇANAKKALE Savaşının son şehitlerindendir. Cesedini gömmeden evvel ceplerinde yapılan aramada karısına yazılmış, fakat gönderilme imkanı bulunamamış bir vasiyetname bulunmuştur. Ancak Üsteğmen Zahit'in mezarının yeri bilinememektedir. O yalnızca ÇANAKKALE Savaşı'nda can veren binlerce yiğit Türk evladıyla beraber gönüllerimizde yaşamaktadır. Üsteğmen Zahit'ten geriye kalan vasiyetnamesinin bugünkü dile çevrilmiş hali onun aziz hatırasına hürmet olmak üzere aşağıda yer almaktadır.

"Aziziye (Pınarbaşı) İlçesinin Kılıç Mehmet Bey Köyünden Ahmet Efendi kızı eşim Hanife Hanıma.

1. İşte bugün seferberlik ilan edildi. Ben hem kendim, hem mesleğim itibariyle tam bir asker, hem şerefli bir askerim.

2. Asker olmam nedeniyle, sevgili vatanımı savunmaya gidiyorum. Gidip gelmemek, gelip bıraktıklarımı bulmamak da olabilir. Bu gibi durumların insanlık aleminde meydana geleceği imkar olunamaz.

3. Böyle olmakla beraber şu vasiyetnameyi yazmak hemen ölmek demek değildir.

4. Ulu Tanrı ve İlahi mukadderat ben seni, seni beni tanımadığımız ve bilmediğimiz halde, uzak bir memleketten bizi birbirimize nasip etti. Allah'ın emrine ve Peygamberin kavline uygun olarak nikahımız kıyıldı. Yaşadığımız sürece geçimimizi sağlamaya çalıştım. Fakat, bizi toparlayıp bir araya getiren devletimizi harp ilan eder ve ben de Vatanım uğruna şehit olursam, Ulu Tanrı elbet ruhlarımızı birbirine kavuşturur. Vatan uğruna şehit olursam bana ne mutlu. Böyle bir hal olduğunda mevcut olan eşyam ve taşınabilir mallarımdan mihri müeccelinizi almanız için sizi vekil olarak görevlendiriyorum. Eğer bunlar yetmezse hakkınızı helal edeceğinize ve beni borçlu yatırmayacağınıza eminim.

5. Birbirimize verdiğimiz sözlerden dönmemenizi ister ve umarım. Ruhuma bir mevlit okutmak vicdanınıza kalmıştır. Kendim için başka bir şey istemiyorum. Şehitlik bana yeter.

6. Altı maddeden ibaret bu vasiyetnamemi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim."

Bu mektubun içinde kırmızı kurdeleye bağlı bir de altın gibi sapsarı bir demet saç bulunmuştur. Bu saçlar, aziz şehit'in biricik yavrusu Nadide'ye aitti.

Em.Tümg.Hüseyin IŞIK

Silahlı Kuvvetler Dergisinin

265. sayısından alınmıştır.

(MART 1978)


[Resim: image.jpg]

[Resim: image.jpg]

[Resim: image.jpg]

[Resim: image.jpg]

[Resim: canakkale_savas_ile_ilgili.jpg]

Cevapla
.
Konu: 165
Mesaj: 1,790
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 15-10-2011

Eline koluna sağlık abicim...

Cevapla
.
Konu: 451
Mesaj: 2,197
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 29-11-2010


[Resim: 3600743912a3684570316b581179187l.jpg]

Bu gördüğünüz Sancak , Çanakkale savaşlarında (alay komutanından erine kadar) şehit olan 57 nci alayın Sancağıdır.

Resimdeki sancak, Çanakkale Savaşı’nda son erine kadar şehit olan Kahraman 57nci Alay'ın Sancağıdır. Hâlen Melbourne-Avusturalya müzesinde sergilenmekte olan sancağın tanıtım plâketinde şöyle yazmaktadır:

"Bu Alay Sancağı Gelibolu savaş alanından getirtilmiştir, ama esir edilmemiştir. Türk Ordusu'nun geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı Sancağını selâmlamadan geçmeyin"

57. ALAY

Çanakkale'yi denizden geçemeyen İtilaf Devletleri'nin 25 Nisan 1915 günü Gelibolu Yarımadası'na ve Kumkale'ye asker çıkarmalarıyla Çanakkale kara savaşları başlamıştı. 25-26 Nisan 1915 tarihlerinde Arıburnu'nda karaya çıkıp Conkbayırı'nda ilerleyen çıkarma kuvvetleri, 19. Tümen K.Kur.Yb. Mustafa Kemal'in 25 Nisan günü verdiği “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir” emrini uygulayan Türk birliklerince durduruldu. Bu birliklerden biri Yb.Hüseyin Avni Bey'in komutasındaki 57. Alay'dı. 57. Alay'ın başta komutanları olmak üzere 628 kişilik mevcudunun tamamı 25-28 Nisan 1915 tarihleri arasında şehit düşmüştür.

57. Alay adına yaptırılan şehitlik, Gelibolu Yarımadası'nda Kanlısırt'tadır

Cevapla
.
Konu: 235
Mesaj: 1,423
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 21-11-2010

18 Mart Çanakkaleyi o muhteşem harbi ve ecdadımızı saygıyla anıyor Ruhları şad olsun diyoruz. Hatırtlattığın için İsmail abi sağol.

[Resim: 423926_10150620335613871_317924028870_92...7377_n.jpg]
[Resim: 6867511184_7d86958ebd.jpg]
Arama Yapmadan Konu Açmayınız TEŞEKKÜRLER.

Cevapla
(Son Düzenleme: 18-03-2012, Saat:12:25, Düzenleyen: Admin.) .
Konu: 451
Mesaj: 2,197
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 29-11-2010

Emin olun güzel memleketimizin her ailesinden mutlaka bir şehit veya gazisi vardır..

Çanakkale savaşlarının hatırasına hürmeten yaşanmış bir öyküyü aktarmak isterim sizlere;

>>(Bu yasanmis öyküyü aktaran, sayin Dr. Ömer Musoglu 85 yasindadir
>>ve halen Istanbul Moda''da oturmaktadir.) Her Türk''ün ibretle
>>okuyacagi bu öyküyü sütunuma almakta yarar gördüm:



>>1957 yilinda Istanbul Tip Fakültesi''nden mezun olup ihtisas yapmak
>>üzere ABD''ye gitmistim. Görev yaptigim hastahanede basimdan geçen
>>ilginç bir hadiseyi söyledir:
>>
>>Amerika''ya gittigim ilk yillar... New York''da Medical Center
>>Hospital''da görev almistim. Fakat vazifem kan almak, kan vermek,
>>serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi isler... Yeni gelmis
>>doktorlar hemen dogrudan hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor.
>>Diger zamanlarda da laboratuvarda çalisiyorum. Bir hastaya gittim.
>>Yaslica bir adam, tahminen yetmis bes yaslarinda. "kan verecegim
>>kolunuzu açar misiniz?" dedim. Adamcagiz kanserdi ve ayni zamanda
>>kansizdi. Kolunu açtim, baktim pazusunda Türk bayragi dövmesi var.
>>Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim: "Siz Türk müsünüz?"
>>
>>Kaslarini yukariya kaldirarak "hayir" manasina bir isaret yapti.
>>Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayragi
>>nedir?" "Aldirma öylesine bir sey iste." dedi.
>>Ben yine israrla: "Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim
>>milletimin bayragi, benim bayragim..." Bu söz üzerine gözlerini
>>açti. Derin derin yüzüme bakti ve mirlti halinde sordu:
>>
>>"Siz Türk müsünüz?"
>>
>>-Evet Türk''üm.
>>
>>Ihtiyar gözlerime tanidik bir göz ariyor gibi bakti. Anlatmaya
>>basladi:
>>
>>"Yil 1915.Çanakkale diye bir yer var Türkiye''de. Orada savasmak
>>üzere bütün Hiristiyan devletlerden asker topluyorlardi. Ben,
>>Avustralya Anzaklarindandim. Ingilizler bizi toplayip dediler ki:
>>"Barbar Türkler Hiristiyan dünyasini yakip yikacaklar. Bütün dünya
>>o barbarlara karsi cephe açmis durumda. Birlik olup üzerlerine
>>gidecegiz. Bu savas çok önemlidir."
>>
>>Biz de inandik sözlerine ve savasmak isteyenler arasina katildik.
>>Beynimizi yikayan Ingilizler Türklere karsi topladigi askerlerin
>>tamamini Çanakkale''ye sevk ediyormus. Bizi gemilere doldurup
>>Misir''a getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi
>>alip Çanakkale''ye getirdiler.
>>
>>Savasin siddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düsen
>>gülleler sulari metrelerce yukari fiskirtiyor, gökyüzünde havai
>>fisekler geceyi gündüze çeviriyordu. Her taarruzda bizden de
>>Türklerden de yüzlerce insan hayatinin baharinda can veriyordu.
>>Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe
>>sasiriyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün oldugumuz gibi sayi
>>bakimindan da fazlaydik. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren
>>sey neydi? Ilk baslarda zannediyordum ki Ingilizlerin bize
>>anlattigi gibi Türkler barbarliktan böyle saldiriyorlar: Meger bu
>>barbarliktan degil yüreklerindeki vatan sevgisinden
>>kaynaklaniyormus.
>>
>>Biz karaya çiktik. Taarruz edecegiz, bizi püskürtüyorlar. Tekrar
>>taarruz ediyoruz, bizi yine püskürtüyorlar. Tekrar taarruz
>>ediyoruz... Derken böyle bir taarruzda basimdan yedigim bir dipçik
>>darbesiyle kendimden geçmisim. Gözlerimi açtigimda kendimi yabanci
>>insanlarin arasinda buldum. Nasil korktugumu anlatamam. Ingilizler
>>bize Türkleri barbar, vahsi kimseler olarak tanitti ya... Ama
>>dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmiyorlar, yaralarimi sarmislar.
>>Iyice kendime gelince bu defa çantalarinda bulunan yiyeceklerinden
>>ikram ettiler bana. Iyi biliyorum ki onlarin yiyecekleri çok çok
>>azdi. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardi.
>>Sok oldum dogrusu. Dedim ki kendi kendime: "Bu adamlar isteseler
>>beni su anda öldürürler ama öldürmüyorlar, beni doyuruyorlar.
>>Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi. Halbuki beni cephenin
>>gerisine götürdüler."
>>
>>Biz esirlere misafir gibi davraniyorlardi. Bu duygularla ''Yaziklar
>>olsun bana'' dedim. Böyle asil insanlarla ben niye savasiyorum,
>>niye savasmaya gelmisim? Bu Ingiliz milleti ne yalanciymis, ne
>>kadar Türk düsmaniymis'' diyerek pisman oldum. Ama bu pismanligim
>>fayda etmiyor ki... Bu iyilige karsi ne yapsam diye düsündüm durdum
>>günlerce. Nihayet bizi serbest biraktilar.
>>
>>Memleketime döndüm. Iste memlekette Türk milletini ömür boyu
>>unutmamak için koluma bu Türk bayragi dövmesini yaptirdim. Bu
>>bayragin esrari bu iste."
>>
>>Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: "Talihin
>>cilvesine bakin ki o zaman ölmek üzereyken yaralarimi iyilestirerek
>>sihhate kavusmama çaba sarfeden Türklerdi. Simdi de Amerika gibi
>>bir yerde yillar sonra yine iyilestirmeye çaba sarfeden bir Türk...
>>Ne garip degil mi? Avustralya''dan Amerika''ya gelirken bir Türkle
>>böyle karsilasacagimi hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten
>>çok merhametli insanlarsiniz. Bizi hep kandirmislar, buna bütün
>>kalbimle inaniyorum."
>>
>>Bu sözlerin ardindan nemli gözlerle "Bana adinizi söyler misiniz?"
>>dedi. "Ömer" cevabini verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin
>>Ömer ismini vermisler sana?"
>>
>>-Babam Müslümanlarin ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana
>>Ömer adini vermis.
>>-Senin adin Müslüman adi mi?
>>
>>Ben, "Evet, Müslüman adi." deyince yüzüme bakti, dogrulmak istedi.
>>Onun yatakta oturmasina yardim ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme
>>bakarak dedi ki: "Senin adin güzelmis. Benim adim simdiye kadar
>>Josef Miller'' simdiden sonra "Anzakli Ömer" olsun." "Olsun" dedim.
>>
>>-Peki hekim beni Müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu?
>>
>>Sasirdim, nasil da birdenbire Müslüman olmaya karar vermisti? Meger
>>o bunu hep düsünüyormus da kimseyle konusup soramadigi için
>>gerçeklestirememis. "Tabii" dedim. "Müslüman olmak çok kolay."
>>Sonra kendisine imanin ve Islam''in sartlarini anlattim, kabul
>>etti. Hem kelime-i sehadet getiriyor, hem de agliyordu. Mirildandi:
>>"Siz Müslümanlar tesbih çekersiniz, bana da bir tesbih bulsan da
>>ben de yattigim yerden tesbih çekerek Tanri''yi ansam olur mu?"
>>
>>Bu sözden de anladim ki dedelerimiz savas esnasinda Tanri''yi
>>zikretmeyi ihmal etmiyormus. Sonrasinda bir tesbih bularak
>>kendisine getirdim. Hasta yataginda tesbih çekiyor, biz de
>>tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanina gittigimde samimi bir
>>sekilde rica etti: "Beni yalniz birakma olur mu?"
>>
>>-Ne gibi Ömer amca?
>>-Ara sira gel de bana Islam''i anlat! Sen çok güzel seylerden
>>bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahliyor.
>>
>>O günden sonra her gün yanina gittim, bildigim kadariyla dinimizi
>>anlattim. Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam
>>hatirlamiyorum, hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum:
>>"Doktor Ömer, lütfen 217 numarali odaya gelin!"
>>
>>Hemen yukari çiktim. Ömer amcanin odasina vardigimda gördügüm
>>manzara aynen söyleydi: Sag elinde tesbih, açik duran sol kolunun
>>pazusunda dövme Türk bayragi, gögsünde imaniyla koskoca Anzakli
>>Ömer son anlarini yasiyordu.
>>
>>Hemen basucuna oturdum, kendisine kelime-i sehadet söylettim, o
>>sekilde kucagimda ruhunu teslim etti...
>>Ne yalan söyleyeyim agladim, agladim...
__________________



Yüzü yeşil boyalı kadın savaşçılar

ÇANAKKALE Savaşı hakkında yıllardan beri araştırmalar yapan Prof. Dr. Mete Tuncoku, "Buzdağı’nın Altı" adlı son kitabında bir Anzak askerinin mektuplarına yer vermiş. Mektup şöyle:

"Benim de vurulduğum 8 Eylül 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyu ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19-21 yaşlarında genç bir kızdı."

25 Nisan 1915 ile ilgili bir mektuptan:

"O bir Türk kadın savaşçısıydı, durmaksızın saklandığı evden ateş ediyordu."

Bir başka anlatış:

"Burada pusuya yatıp çarpışan keskin nişancıların çoğu kadın veya kız, kendilerini yeşile boyayıp ağaçlar ve bodur bitkilerle uyum sağlamışlar." (15 Ağustos 1915)

Çanakkale Savaşı erkekler savaşı sanılırdı. Öyle olmadığını, ninelerimizin Çanakkale’de de dövüştüklerini sayın Tuncoku ortaya çıkardı.

Sadece erkek savaşı değildi

Türk kadını Çanakkale’de de Türk erkeğiyle birlikteydi. Siperde kurşun sıkanından, cephe gerisinde Mehmetçik için mermi yapıp, elbise dikenine kadar.


Ruhları Şad olsun.....

Cevapla
.
Konu: 23
Mesaj: 258
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 17-12-2011

bu yazılanları okuyunca duygulandım ve bu yaz zıyarete gıtmeye karar verdım..2 sene once gıtmıstım en son

Cevapla
.
Konu: 451
Mesaj: 2,197
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 29-11-2010

Bence Herkesin ömründe en az bir kere olsun, çocuklarıyla birlikte buraya gelmesini, ve güzel memleketimizi hangi şartlar altında , kimlere karşı ,nasıl savunduğumuzu,seve seve kanımızı canımızı verdiğimizi görsünler, Ülkemizin bizim için ne değer ifade ettiğini , bunu için kanımızın son zerresine kadar verceğimizi, en küçük parçasının dahi bizden koparılamayacağını, içimizde de , ahmak,kandırılmış uzantıları olan ,Açgözlü Dünya devlerine duyurulur...

Cevapla
.
Konu: 165
Mesaj: 1,790
Cinsiyet: Erkek
Kıdem: 15-10-2011

Yüreğine sağlık abicim...

Cevapla
.


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Türk Askeri Çanakkale'de - Serdar Yıldırım Serdar102 1 571 08-10-2022, Saat:16:42
Son Yorum: Serdar102
  [Soru]  Gelecek yıl Çanakkale şehitlik gezi ve buluşmasına ne dersiniz.? isoskeisos 9 5,579 17-03-2012, Saat:13:33
Son Yorum: BaSKaN
  [Önemli] Çanakkale 1915 Kareler BaSKaN 8 5,304 16-03-2012, Saat:20:13
Son Yorum: officer

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2024 MyBB Group.